Neden Kına Gecesi Organizasyonu?

Tarihçe
Eskiden düğün eğlencelerine pazartesi günü çeyizin güvey evine gönderilmesi ile başlanırdı. Çeyiz alayının önünde, kumaşlar, meyve ve çiçeklerle ağaç şeklinde süslenmiş nahıllar taşınırdı. Salı günü yapılan gelin hamamından sonra, çarşamba akşamı gelin evinin hareminde kına gecesi düzenlenirdi. Bu sırada beyler de selamlıkta veya damat evinde eğlenirlerdi.
Kına gecesinde gelin, genç kızlar ve yengeler, bindallı adı verilen, kadife veya atlas üzerine dival tekniğinde işlemeli ağır elbiseler giyerler, gelinin yüzüne pullu al duvak örtülürdü. Damadın akrabalarından birkaç kişi, kınayı gümüş tepsi içinde ve üzerine iki mum dikerek gelin evine getirirlerdi. Bütün misafirler yerlerini aldıktan sonra, kayınvalide kendi getirdiği ipek kumaşı yolluk gibi önüne serdirirdi. Gelin ve arkadaşları, ellerinde yanan mumlarla ve gelinin başına bereket paraları saçarak davetlilerin yanına gelirlerdi. Gelin, yere serilen kumaşın üzerinde yürüyerek iyi tanımadığı kayınvalidesinin elini öpmeye giderdi. Ortaya kuruyemiş, çörek, badem şekeri getirilir, kına gecesine özgü türkü ve maniler söylenerek gelin ağlatılır, bunun bereket getireceğine inanılırdı. Daha sonra gelin bir yastığa oturtulur, kayınvalidesi avucunun ortasına bir altın koyar, mutlu evliliği olan bir hanım tarafından avuçlarına, parmak uçlarına ve ayak baş parmaklarına kına yakılırdı. Gelin avucundaki bu altını uğur ve bereket için saklardı. Arkadaşları da kısmetleri açık olsun diye kendi ellerine kına yakarlardı.
Türkiye’nin çeşitli yörelerinde birbirine yakın adlar verilen bu geceye, Bursa’da “el kınası”, “has kınası”, Malatya’da “gelini kınaya çekme”, Muğla’da “kına düğünü”, Uluborlu’da “kına basma”, Ünye’de “baş bağlama”, Taşeli’de “gelin okşama”, Emirdağ’da “kızbaşı”, yaygın olarak da “kına gecesi” gibi adlar verilmekte; Türkiye dışındaki Türklerden Azerbaycan Türklerinde “kına yaktı gecesi”, Romanya’nın Dobruca bölgesinde yaşayan Tatar Türklerinde ise “kına toyu” denilmektedir.​
Bu noktada, geline yakılacak kınanın hazırlanışı hakkında kısaca bilgi verelim. Anadolu’da, oğlan evi tarafından alınmış kuru kına, oğlan evinde toplanan kadınlar tarafından kız evine götürülür. Kına, gümüş veya bakır bir tas içinde “başı bütün” yani “başından ayrılık geçmemiş” bir kadın tarafından yakılır. Hem bereket dileği hem de kına yakılan kişiye baht açıklığı sağlamak amacıyla, gelinin sağ avucuna bozuk para veya altın konulur. Yakılan kınanın; sıvama, yüksük, burmalı, kedi pençesi, dilber dudağı, kuş gözü ve iplik kınası olmak üzere çeşitleri vardır. Kına, genellikle gelinin eline yakılmakla beraber; Erzincan’da gelinin eline ve ayak parmaklarına, Güney Anadolu (Çukurova, Kenzin) yayla düğünlerinde ise, gelinin boynunun kütüğüne, yani ensesine de bir sıkım kına yakılır​
Krizantem Kına Organizasyonu
Yukarıda tarihçesinden kısaca bahsettiğimiz “kına” geleneği asırlardır bu topraklarda süregelmektedir. 2002 yılında Organizasyon Dünyasında bende varım diyen ve geçen yıllar içinde sektörünün öncüsü konumuna gelen Krizantem Ailesi 2010 yılından itibaren bu geleneği sizlerin istekleri doğrultusunda amacından sapmadan ancak biraz daha modernleştirerek devam ettirmektedir.
Kına Gecenizin Organizasyonu Krizantem Ailesinin Profesyonel ve Tecrübeli üyeleri tarafından başından sonuna dek titizlikle yönetilmektedir. Özel kostümler giymiş bulunan Krizantem Nedimeleri Konuklarınızı kapıda Güllü lokum ile karşılayarak başlar gecemiz. Siz o gecenin Sultanısınız. Genç, Dinamik, Profesyonel ve Tecrübeli Krizantem Nedimelerinin tüm amacı o gecenin Sultanı olan Sizin Memnuniyetinizdir. Özel Gösteriler, ikramlar ve Danslar ile Kına Geceniz bir şölene dönüşmektedir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Düğün Haftamızı Planlayalım - 1